Ana içeriğe atla

İddia 64. İblis için bir ayette melek, diğerinde cin diyor. (Kehf: 50), (Bakara: 34)

Bakara 34. Ayette “meleklere ‘ademe secde edin’ dedik, iblis hariç secde ettiler” 
Arapçada tağlip sanatı vardır. 
Tağlib’in sözlük manası: dil mevzuatında delaletleri arasında benzerlik ve münasebet bulunan iki lafızdan birini diğerine tercih etmektir ( kaynak :İbrahim Mustafa ve arkadaşları, el-Mu’cemu’l-vasit, (ğ-l-b) maddesi, Çağrı yayınları, İstanbul,1989, II, 657- 658) 

 . Mesela: 
Ömer ile Ebubekir için: عمر+ أبو بكر = العمران (el-Ömerân) denmesi.  
Burada Ömer ve Ebubekir kelimelerinin delaletleri arasında lafız ve mana bakımından benzerlik ve münasebet söz konusudur. Ömer lafzının telaffuzdaki kolaylığı Ebubekir’e tercih ve tağlib sebebi olmuştur.
ez-Zerkeşi ise tağlibi; “bir şeye diğerinin hükmünü vermek” diye tarif etmiştir .
Baba ile Anne’ye الأب + الأم = الأبوان (el-Ebevân) denildiği gibi. 
Bu örnekte de anne kelimesinin hükmü baba kelimesine verilmek süretiyle el-Eb kelimesi tağlib olarak gelmiştir.”

Bakara 34. yette de bu şekilde bir tağlip sanatı uygulanıyor, iblisin meleklerin arasında bir tek cin olması sebebiyle, tağlip uygulanmıştır. (zamahşeri/keşşaf tefsiri bakara 34. Ayet)

Sonuç olarak kehf 50. Ayetle bakara 34. Ayet arasında bir çelişki yoktur

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

27. Peygamberin evinden misafir kovma ayeti var. (Ahzab: 53)

Bazıları sadece yazılana, zeki insanlar ise, verilen mesaja bakarlar. İlgili Ayette peygamber ve müminler üzerinden misafirlik adabı anlatılır. yette “vakit gözetmeksizin evlere gelmeyin, peygamber (ev sahibi) bunu söylemekten çekinir, eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin,” tarzı ifadeleri, misafir ve ev sahibinin davranışlarının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Sadece bu Ayette değil, diğer ayetlerde de farklı olaylar (İbrahim ve Lut'un evine gelen misafirler gibi) üzerinden edep dersi verilir..  #bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden  Hubeyb Öndeş 

8. yıldızlar şeytanın atış tanesi olduğunu söylüyor (mülk 5)

İlgili Ayet şöyledir “en yakın semayı, lambalar ile donattık, şeytanlar için rucum yaptık” İlk olarak kelimeler hakkında birkaç bilgi vermekte fayda var; ➡ Sema (سماء) kelimesi her ne kadar tekil olsa da, çoğul yerine de kullanılabilir (müfredat: سما) kuranda sema kelimesi tekil olduğu halde, çoğul zamiri aldığı ayet mevcuttur. Bundan dolayı âyet “en yakın gökleri(semaları)” mânâsında olabilir. ➡ Ayette kullanılan “mesabih= مصابيح” kelimesi, “misbah= مصباح” aslen lambalar mânâsına gelir. Yani buradaki kasıt, yıldızlar ‘olmayabilir’ ➡ Rucum/recm bildiğimiz “taşlamak” mânâsına gelir, bu kelime aynı zamanda “uzaklaştırma /kovma” mânâsına gelir. Kuranda örneği mevcuttur, sözlükte de bu manayı görebiliriz (müfredat) Ayette dikkat edilecek olursa, en yakın göğün/göklerin lambalar ile süslenmiş olduğu ve şeytanlar için uzaklaştırma/taşlama görevi olduğu yazıyor. Bu lambalar , yıldızın kendisi değil, yıldızlardan kopan bir ateş parçasıdır. Aynı görüşü, asırlar önce yaşamış, fizikçi ...