Ana içeriğe atla

79. Rüzgar olmasa gemiler durur diyor. (Şura: 33)

Şura 32-33 “denizde akıp gidenler¹… Dilerse O, rüzgârı² durdurur da onun (denizin) üstünde durgunlaşırlar³. 
Geminin Arapçası "sefinet سفينة" ve "fuluk فلك" olarak geçer.

Örnek ayetler ;
Rum 46".. وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِاَمْرِه۪... "[onun Emriyle akıp giden GEMİLER (fuluk فلك) ..].
Kehf 79.Ayet: اَمَّا السَّف۪ينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاك۪ينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ [GEMİ (sefinet سفينة) denizde çalışan yoksulların...]


Ayetin arapça metnine bakabilirsiniz hiçbir yerinde gemi manasında olan " sefinet سفينة" veya "fuluk فلك" geçmez.

Mealler kendi anladıkları kadarıyla buraya parantez içinde "gemi" ifadesini ekliyorlar.

¹: “akıp gidenler” manasında (تجري) fiili kullanılıyor. Bu fiil, “nehirler akan cennetler” ayetinde de kullanılır. 
Halbuki denizde dağlar gibi akıp gidenler ve rüzgara bağlı olanlar dalgalardır.

²: ayetteki (ريح) kelimesine genelde “rüzgar” diye yorum yapılmış. Ancak bu kelime “kuvvet, güç, enerji” mânâsına da gelir. (müfredat :روح) Örneğin enfal 46. yette aynı kelime açıkça “kuvvet” manasındadır.

³: Ayette "ravekid رواكد" rkd kökünden gelen kelimenin anlamı "durgunlaştı /dindi" anlamına gelmektedir.
Örneğin: ركد الماء والريح. [rüzgar ve yağmur durgunlaştı /dindi (rkd ركد)] demektir.

Zaten mantıksal açıdan ;
O dönemde kürek vardı. Birisi çıkıp "ey Muhammed rüzgar olmazsa kürek var." diyemez miydi? 
Her açıdan baktığımız zaman sonuç olarak şuna ulaşıyoruz;
Ya âyette kasıt edilen şey dalgalar; ya da anladığımız şekilde bir geminin durması değil, insanların güçlerini kaybedip gemilerin hareketsiz kalacağını mecaz bir yolla anlatıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

98. Nisa 23 ensesti yasaklıyor, Ahzab 50 sadece peygambere izin veriyor.

Ensest, bir kişinin annesi, babası, kardeşi, büyük annesi, büyük babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan cinsel ilişkisidir”  Nisa 23. Ayet: ensesti yasaklar, ahzab 50. Ayet ensest'e izin vermez, ahzab 50. yette peygambere kuzenleri ile evliliği serbest yapar. Kuzenler, ensest veya Nisa 23. yette sayılan kişiler arasına girmez. Zaten ahzab 50. yette sayılan kişiler, Nisa 23. yette yasak edilmediği için, müminlere de helâldir.  Sonuç: yine boş bir iddia.

"1. Köleliği yasaklamıyor. (Bakara: 177-221)" iddiasına cevap

İlk olarak şunu söyleyebilirim; Kölelikten ne anlıyoruz? Boynuna zincir bağlayıp, Dövülüp eziyet edilen , işkence edilen , insanlara kul edilen , her türlü ihtiyaç için kullanılan , insan yerine konulmayan, hiçbir hakkı olmayıp insandan aşağı görülen bir kurumun kuranda serbest olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde bir kölelik İslamda yoktur, hiçbir zaman için var olmadı, bunun adı zaten "kulluk (abd عبد)"'tur. Kuran bunu yapanın firavun olduğunu söyler, Kuranda onlarca Ayette bütün elçilerin "sadece Allaha KUL (abd عبد) olun" dediği söylenir.. Kuranın "köle" dediği ailenin bir bireyi, kendisine iyilik edilen, zekat verilen, evlilik yapılan, evlendirilen, zulüm etmenin yasak olduğu, isyana zorlamanın yasak olduğu, maddi destek sağlanılan bir hizmetçilik... Kısacası; kuran köleliğin içeriğini değiştirmiş, zulmünü ortadan kaldırmış, sadece adını bırakmıştır 🙂 1.) ➡ Genellikle Ateistler, içinde "köle" geçen ayetleri cımbız yaparak "