Ana içeriğe atla

78. Dünya kainattan daha önce yaratıldı diyor. (Fussilet: 9-12)

Ayetlere değinmeden önce, kısaca şuna değinelim;
➡ Ayetteki “summe” kelimesine “sonra” manası verilir, ancak kur'an “ba'de” kelimesiyle “sonra” manasını verir. “Summe” kelimesi daha çok “aynı zamanda” mânâsına gelir. Örnekleri vereyim;
Enam 11 "yeryüzünde gezin summe yalanlayan kimselerin akıbeti nasıl olmuş? Bakın" 
Mesela bu ayette "önce dolaşın, ondan sonra görün" manasında Değil, "dolaşın bu esnada/aynı zamanda görün" manasındadır. Burada summe (ثم) "aynı zamanda" mânâsına gelmiştir.
Hud 3 "istiğfar edin, summe Efendinize tevbe edin" 
Halbuki istiğfar ve tevbe ayrı şeyler değil, istiğfar, hatadan dolayı af istemek; Tevbe ise hatadan dönüş demektir. Tevbe etmeden istiğfar edilmez. İkisi bir arada yapılır. 
Alimran 59 "Allah onu topraktan yarattı, summe 'ol' dedi, oluştu"
Halbuki ol demesi ile oluşum meydana geliyor. Yani topraktan yaratmasından önce "ol" demiştir. Bu emir, topraktan yaratma esnasında devam eder. 

➡ Ayetlerde geçen “sema” kelimesi gezegen yerine kullanılmaktadır. Sema kelimesi, yerden yukarıda olan her şey için kullanılır. Yağmura, buluta bile yerden yukarıda olması sebebiyle “sema (gök)” denilmiştir. (müfredat: سما) “Gök anlamına gelen "sema" kelimesi müzekker ve müennes olarak gelir ve şekillerinde çoğulları yapılır. el-Accac der ki:"Onu rüzgarlar ve gökler (yani: yağmurlar) sarar"
Üst tarafta bulunup da seni gölgelendiren her şeye "sema" denilir. O bakımdan (Arapçada) evin tavanına "sema" denilmiştir. Aynı şekilde "sema" yağmur anlamında da kullanılır; çünkü yağmur semadan (yukarıdan) gelir. Hassan b. Sabit der ki:
"Hashâs oğullarının bazı toprakları var ki kurudur
Oraları topraklar ve sema gizleyip örter."

Bir başka şair de şöyle demişir:
"Sema (yağmur) bir kavmin arzına yağdı mı İsterse onlar kızsınlar biz orada otlatırız."
Çamur ve ota da "sema" ismi verilir. Mesela: "Sizin yanınıza gelene kadar semayı çiğneyip durduk" denirken kastettikleri otları ve çamurları çiğneyip durdukları şekildedir. Yine yüksekte kaldığı için atın sırtına da "sema" ismi verilir. Şair der ki:
"Atlas gibi kırmızı semasına gelince Hep ıslaktır. Arzı ise kuru mu kuru.."
Üstte kalan şeye "sema", aşağıda kalan şeye de "arz" denildiği önceden de açıklanmıştır (kurtubi, bakara 19. Ayet) 

Şimdi bu bilgiler ışığında “sema” kelimesi ile ne kasıt edildiğine bakalım;

Fussilet 9. Ayette yerin iki günde(evrede¹) yaratıldığı, 10. Ayette dört günde(evrede) gıdaların takdir edildiği ve yerde sabitler oluştuğu anlatılır. 

11. Ayette ise, bu olaylar olurken summe/aynı zamanda DUMAN (gaz) HALİNDE OLAN semaya planını uyguladığı², yazar. Devamında yani, 12'de, yedi sema olarak tamamladığı³ yazmaktadır. 

¹: “gün =yevm(يوم)”kelimesi eski sözlüklerde "dönem, çağ, evre" anlamında kullanılır. Bunu kur'an ayetleri ile de anlayabiliriz ;
Kur'an'ın pek çok ayetinde "kıyamet GÜNÜ (يوم القيامة)" ifadesi geçer (örnek :2/85)

Bu ayetlerde "gün" kelimesinin "dönem, zaman, evre" manasında olduğunu anlıyoruz. Çünkü kıyametin 24 saatlik bir zaman diliminden oluşmadığını biliyoruz.

Ayrıca bir diğer delil de Kur'an'a göre zaman görecelidir.
Bunu şu ayetlerden anlayabiliriz ;
Mearic 4 "süresi 50.000 yıl olan 1 günde ona yükselir"
Hac 47 "Allah katında 1 gün sizin saydığınız 1000 yıl gibidir”

²: ayette (استوا) kelimesi kullanılır ve bu kelimenin manası budur. (müfredat: سوا) 

³: ayetteki (قضا) kelimesi, hüküm etmek/tamamlamak mânâsına gelir. (müfredat) 


Sema, bu ayetlerde gezegenler manasındadır. Bilimsel açıdan uyumlu olup olmadığını kontrol edelim;

Gezegenler, merkezde oluşan Güneş’in çevresinde artakalan gaz ve tozdan meydana geldi. Bu toz ve gaz bulutu, başlangıçta Güneş’in çevresinde dönen, bir disk biçimini aldı.İlkel Güneş Sistemi’nde, toz parçaları bir araya gelerek “kondrül” denen küçük göktaşlarını oluşturdular. Kondrüller birbirleriyle ve çevrelerindeki toz parçalarıyla birleşerek “kondrit” denen göktaşlarını oluşturdu. Günümüzdeki göktaşlarının büyük bölümü de kondritlerdir. Kondritler birleşerek son aşamada “gezegencik” denen ilkel gezegenlere dönüştüler. Gezegencikler oluştuğunda artık ortada fazla gaz ve toz kalmamıştı. (kaynak: gezegenler gen.tr: gezegenlerin oluşumu) 

Gezegenler gazdan (dumandan) oluşmaktadır. Tabi bu oluşum hemen bir anda olup bitmiş bir şey değildir. Dünya oluşum esnasında iken, diğer gezegenler de oluşum aşamasında idi. Fussilet 9-12 ayetlerinde anlatıldığı üzere, dünyada gıdalar oluşurken ve yaratılış devam ederken aynı esnada gezegenler dumandan oluşuyordu, yedi sema olarak oluşumu tamamlandı. 


Ayetin atmosferden bahsettiğini düşünelim. Yine bilimle tamamen uyum içinde. Atmosferin oluşumu hakkında bilgi almak gerekiyor;

Dünyanın ikinci ve daha yoğun atmosferi dünyanın iç 
kısımlarındaki erimiş kayalardan volkanik aktiviteler 
yoluyla yüzeye çıkan gazlar tarafından oluşturulmuştur. 
Volkanların o zamanlarda çıkardığı gazların bileşimi ile 
bugünkü bileşiminin aynı olduğu varsayılmaktadır. Bu 
gazlar %80 su buharı (H2O), %10 karbondioksit (CO2)ve yüzde bir kaç azottur (N).
Aradan geçen milyonlarca yıl içerisinde, dünyanın 
sıcak iç kısmından dışarıya doğru fışkıran gazlar, bulut 
oluşumuna izin verecek kadar zengin bir su buharı 
içeriğinin oluşmasını sağladı. Binlerce yıl yeryüzüne 
düşen yağmurlar akarsuları, gölleri ve okyanusları 
oluşturdu. Bu periyot boyunca önemli miktarda CO2
okyanuslarda çözündü. CO2’nin diğer önemli bir kısmı 
da karbonatlı tortul kayaçlar (kireçtaşı, CaCO3) 
içerisine hapsedildi. Su buharının önemli bir kısmının 
yoğunlaşması ve CO2’nin azalması sonucu atmosfer 
azot bakımından daha zengin bir hale geldi. 

(...) 
Günümüz atmosferinde azottan sonra en bol 
bulunan oksijenin (O2) bugünkü düzeyine ulaşması 
oldukça yavaş gelişen bir sürecin sonunda 
gerçekleşmiştir. Bu süreçte su buharı güneşten 
gelen yüksek enerjili ışınlar tarafından hidrojen ve 
oksijene ayrılmıştır (fotodissosiyasyon). Bunlardan 
oksijen dünya atmosferinde kalırken, daha hafif bir 
gaz olan hidrojen uzaya kaçmıştır ( H’nin günümüz 
atmosferindeki hacimsel oranı % 0.0006 kadardır).

 (Dr melik kara, yerküre ve atmosferin oluşumu,) 

Üstteki gibi Pek çok kaynakta da atmosferin buhar, duman, gaz halinde olduğu ve dünyanın oluşumu esnasında oluştuğunu belirtiyor. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

27. Peygamberin evinden misafir kovma ayeti var. (Ahzab: 53)

Bazıları sadece yazılana, zeki insanlar ise, verilen mesaja bakarlar. İlgili Ayette peygamber ve müminler üzerinden misafirlik adabı anlatılır. yette “vakit gözetmeksizin evlere gelmeyin, peygamber (ev sahibi) bunu söylemekten çekinir, eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin,” tarzı ifadeleri, misafir ve ev sahibinin davranışlarının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Sadece bu Ayette değil, diğer ayetlerde de farklı olaylar (İbrahim ve Lut'un evine gelen misafirler gibi) üzerinden edep dersi verilir..  #bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden  Hubeyb Öndeş 

İddia 99. Kuran'da "AŞK" kelimesi hiç geçmiyor.

Aşkı, Türkçede “çok sevmek, aşırı sevgi” manasında kullanıyoruz. Kur'an'da bu sevgi pek çok Ayette geçer; Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hristiyanlarız” diyenleri bulursun. ” (Maide Suresi, 82)  Hz. Muhammed’in merhameti, müminlere olan sevgisi ve düşkünlüğü, Müslümanlar için çok güzel bir örnek oluşturur. Allah Kuran’da Hz. Muhammed’in bu üstün ahlakından şöyle bahseder: Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128) Kuran’da Hz. Yahya için Allah, ”Katımız’dan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.” (Meryem Suresi, 13) der. Sevgi duyarlılığı ve temizlik mümin alametidir. Güzel Söz, İyilik, Sabır ve Merhamet Sevgiye Vesile Olur İslam’ın güzel ahlakını tüm insanlara tebliğe niyet eden birinin, o ahlakı üzerinde barındırıyor olması gerekir. Zira en güzel tebliğ örnek olmaktır. ”İyilikle ...