Ana içeriğe atla

45. Dünyanın oluşumu bilime taban tabana zıt…(mı gerçekten?)

Bilimin verileri değişkendir. Bundan asırlar önceki bilimsel veriler ile bugünkü bilimsel veriler arasında fark vardır. Bu sebeple mevcut bilimin verilerini baz alarak kuranın bilime zıt olduğunu iddia etmek saçmadır. Kuranın bu tarz konularda ayetleri yoruma açık olduğu için, birden fazla olaya yorumlanabilir. Bu sebeple Kuran, bilime zıt düşmez ancak mevcut bilimsel verilere göre yapılan yorumların da mutlak olduğu söylenemez. Bunu belirterek yaratılış ayetlerini, mevcut verilere göre yorumluyorum ;
Naziat 27-28 “göğün çatısını yükseltti”
“göğün çatısı mı olurmuş?” demeyin, atmosfer bir koruyucu olarak dünya için çatı görevi görüyor. Atmosfer olmasaydı, meteor taşları dünyaya çarpar, güneş ışınları dünyayı yok ederdi.(bkz: ozon tabakası, meteor taşları) Peki atmosferin yükselme olayı nedir? Atmosfer dünyada bir buhar olarak oluşur. Ateş kütlesi olan dünyanın soğuması ile ortaya çıkan buhar, göğe yükselip atmosferi oluşturuyor. (bkz: Dr. melik kara, yerkürenin ve atmosferin oluşumu) Böylece “yükselme” olay olmuş oluyor. Bilime zıt herhangi bir yanı yoktur.

Naziat 29-30 “gecesini kararttı, ışığını çıkardı bundan sonra da yeri yerinden giderdi”

Ayette “yerinden giderdi” mânâsında olan bu fiil, düzenlemek manasındadır yağmurun yağması, nasıl taşları yerinden giderek yeri düzenli, temiz bir hale getiriyor ise, dünya da o şekilde düzenli bir hale gelmiştir.

Bilinen verilere göre dünya ilk başta herhangi bir şey oluşacak halde değildi. Zamanla ‘yerinden giderme’ olayı oluyor ve sonraki ayetlerde de anlatıldığı üzere su ve otlak çıkıyor. Dikkat ederseniz, bitkilerin oluşumu atmosferden sonra anlatılıyor. Çünkü mevcut verilere göre bitkilerin oluşması için atmosfere ihtiyaç var. Atmosfer ilk oluştuğu anda oksijen yoktu, sonradan oluştu. Ayrıca dünyanın ilk başta bir ateş kütlesi gibi olması sebebiyle, ilk başta suyu yoktu. Mevcut olan bazı bilimsel verilere göre, dünyadaki su uzaydan gelmiştir. Konuyla ilgili BBC dergisinden küçük bir bölüm bırakayım;
Her türlü yaşamın kaynağı olan su, 4,5 milyar yıl önce Dünya oluştuktan yüz milyonlarca yıl sonra yabancı bir madde olarak, donmuş parçalar halinde uzaydan geldi dünyaya. O sırada gezegenimiz yanardağların sürekli patladığı kupkuru bir yerdi… Dünya yüzeyindeki suyun hemen hemen tamamı onu oluşturan kaya ve buz parçalarından gelmişti. Fakat atmosfer henüz oluşmadığı için bu su molekülleri kaynayıp uzaya uçuyordu.

Fakat bu arada yaşanan jeolojik olaylar sonucu gezegenin içinden yüzeye doğru su çıkmaya devam ediyordu. Demir gibi ağır elementler gezegenin merkezine doğru akıyor, bugün bildiğimiz haliyle Dünya’nın dış kabuğu, manto ve çekirdeği şekil alıyordu. Manto soğudukça su ve diğer uçucu maddeler yüzeye doğru çıkıyor, ısınan su buharı ise yanardağ ağızlarından dışarı çıkıyordu… . Böylece 500 milyon yıl önce Dünya’nın atmosferi ve ısısı istikrarlı bir hal aldı ve dışarı sızan su buharı soğuyup yoğunlaştı. Bunun sonucunda yağmur yağmaya başladı. Hem de binlerce yıl boyunca. Artık Dünya’nın yüzeyinde bir miktar su birikmişti. (bkz: BBC dergi- okyanuslar nasıl oluştu?)


#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden 
Hubeyb Öndeş 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

98. Nisa 23 ensesti yasaklıyor, Ahzab 50 sadece peygambere izin veriyor.

Ensest, bir kişinin annesi, babası, kardeşi, büyük annesi, büyük babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan cinsel ilişkisidir”  Nisa 23. Ayet: ensesti yasaklar, ahzab 50. Ayet ensest'e izin vermez, ahzab 50. yette peygambere kuzenleri ile evliliği serbest yapar. Kuzenler, ensest veya Nisa 23. yette sayılan kişiler arasına girmez. Zaten ahzab 50. yette sayılan kişiler, Nisa 23. yette yasak edilmediği için, müminlere de helâldir.  Sonuç: yine boş bir iddia.

"1. Köleliği yasaklamıyor. (Bakara: 177-221)" iddiasına cevap

İlk olarak şunu söyleyebilirim; Kölelikten ne anlıyoruz? Boynuna zincir bağlayıp, Dövülüp eziyet edilen , işkence edilen , insanlara kul edilen , her türlü ihtiyaç için kullanılan , insan yerine konulmayan, hiçbir hakkı olmayıp insandan aşağı görülen bir kurumun kuranda serbest olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde bir kölelik İslamda yoktur, hiçbir zaman için var olmadı, bunun adı zaten "kulluk (abd عبد)"'tur. Kuran bunu yapanın firavun olduğunu söyler, Kuranda onlarca Ayette bütün elçilerin "sadece Allaha KUL (abd عبد) olun" dediği söylenir.. Kuranın "köle" dediği ailenin bir bireyi, kendisine iyilik edilen, zekat verilen, evlilik yapılan, evlendirilen, zulüm etmenin yasak olduğu, isyana zorlamanın yasak olduğu, maddi destek sağlanılan bir hizmetçilik... Kısacası; kuran köleliğin içeriğini değiştirmiş, zulmünü ortadan kaldırmış, sadece adını bırakmıştır 🙂 1.) ➡ Genellikle Ateistler, içinde "köle" geçen ayetleri cımbız yaparak "