Ana içeriğe atla

İddia "26. Peygamberin öz amcası Ebu Leheb'e beddua ve hakaretler var ve bu namaz suresi... (Tebbet: 1-5)"

Tebbet suresinde herhangi bir beddua veya hakaret yoktur. 1. Ayeti genelde “Ebu lehebin iki eli kurusun” şeklinde meal ettikleri için böyle bir yanlış anlaşılma ortaya çıkıyor. Dili bilmeyenlerin anlaması biraz zor olsa da, kısaca açıklıyorum;

Arapçada dua/beddua, geçmiş zaman fiili ile (mazi fiil) ifade edilir. Örneğin dilimizde “Allah şifa versin” diye dua ederiz ancak arapçada “Allah şifa verdi” şeklinde dua edilir. Bu bilgiden dolayı mealler burayı beddua olarak çeviriyor. Ancak Allah beddua etmez, dua/beddua Allah'a isnat edilirse, bu Allah'ın meydana getirmesi olur. Benzeri bir görüşü, isfehani de söyler (müfredat : قتل maddesi) 

Gelelim ayetin dil bakımından izahını yapmaya;

Tebbet suresinin 1. Ayetini şu şekilde meal edeyim ; “Ebu lehebin iki eli [mülkü/gücü kuvveti] helak oldu[Tebbet) , [kendisi de] helak oldu (teb)“

 “iki eli” ifadesi metafor olarak mal mülktür. 
İlk “Tebbet” fiili, çekimi gereğince (dili bilmeyenler de okuduğu için detaya girmiyorum) iki ele (mülküne) atıf olmuştur. Sonraki “teb” fiili çekimi gereğince Ebu lehebin kendisine atıf olmuştur. 
Bu Ayet herhangi bir şekilde beddua veya hakaret içermiyor, ahirette olacak şeyleri önceden söylüyor, sonraki ayetlerde “cehennemde odun hammalı olacak” ifadeleri de, bu tezimi destekler. 

#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden 
Hubeyb Öndeş 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

98. Nisa 23 ensesti yasaklıyor, Ahzab 50 sadece peygambere izin veriyor.

Ensest, bir kişinin annesi, babası, kardeşi, büyük annesi, büyük babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan cinsel ilişkisidir”  Nisa 23. Ayet: ensesti yasaklar, ahzab 50. Ayet ensest'e izin vermez, ahzab 50. yette peygambere kuzenleri ile evliliği serbest yapar. Kuzenler, ensest veya Nisa 23. yette sayılan kişiler arasına girmez. Zaten ahzab 50. yette sayılan kişiler, Nisa 23. yette yasak edilmediği için, müminlere de helâldir.  Sonuç: yine boş bir iddia.

"1. Köleliği yasaklamıyor. (Bakara: 177-221)" iddiasına cevap

İlk olarak şunu söyleyebilirim; Kölelikten ne anlıyoruz? Boynuna zincir bağlayıp, Dövülüp eziyet edilen , işkence edilen , insanlara kul edilen , her türlü ihtiyaç için kullanılan , insan yerine konulmayan, hiçbir hakkı olmayıp insandan aşağı görülen bir kurumun kuranda serbest olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde bir kölelik İslamda yoktur, hiçbir zaman için var olmadı, bunun adı zaten "kulluk (abd عبد)"'tur. Kuran bunu yapanın firavun olduğunu söyler, Kuranda onlarca Ayette bütün elçilerin "sadece Allaha KUL (abd عبد) olun" dediği söylenir.. Kuranın "köle" dediği ailenin bir bireyi, kendisine iyilik edilen, zekat verilen, evlilik yapılan, evlendirilen, zulüm etmenin yasak olduğu, isyana zorlamanın yasak olduğu, maddi destek sağlanılan bir hizmetçilik... Kısacası; kuran köleliğin içeriğini değiştirmiş, zulmünü ortadan kaldırmış, sadece adını bırakmıştır 🙂 1.) ➡ Genellikle Ateistler, içinde "köle" geçen ayetleri cımbız yaparak "