Ana içeriğe atla

İddia : 22. Kadının cariye olmasına onay veriyor. (Mearic: 30), (Nisa: 24-25), (Muminun: 6), (Nur: 33)


Kuranda “cariye edebilirsiniz” veya “cariye edin” yazan bir tek ayet yoktur. Aksine, Muhammed 4. yette esirleri serbest bırakılması emir edilir. Cariye, kuranda geçmez. 

Kuranda "sağ ellerinizin sahip oldukları" veya "sözleşmelerinin sahip oldukları" mânâsına gelen "mameleketeymenukum /ما ملكت أيمانكم" ifadesi geçer. Gelenekte bu ifade köle kadınlara (cariyelere) bağlanıyor. Ancak bunların kimler olduğu sadece yorumdan ibarettir. Kur'an bütünlüğüne bakarak bunların kim olduğunu çözebiliriz. Mesela peygamberden gelen bazı rivayetlere dayanıp bunların Mumtehine 10. yette bahsi geçen mülteci kadınlar olduğu da söylenmiştir. Bazıları bu kelimenin “hukuka uygun olarak sahip olduğunuz kimseler” manasında olduğunu da söylemiştir. (kurtubi Nisa 24) 

Bu kadınların kim olduğu mühim değil, kur'an'a göre bu kişilerin kim olduğunu bilmek yeterli;

1- bunlar sadece kadınlar değildir, erkeklere de bu ad verilebiliyor. Örneğin Nur 31. Ayette, kadınların sahip olduğu kişiler için bu ad veriliyor. 
2- bu kişilerle hem ailelerinin iznini alınıyor, hem mehir veriliyor, hemde evlilik yapılıyor. (Nisa 25. Ayette “ailelerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini maruf bir biçimde verin”) 

Şimdi ilgili ayetlere bakalım. 

Nisa 24. Ayet
Nisa 22. Ayetten itibaren, EVLİLİĞİN yasak olduğu kadınlar sayılmış, Nisa 24 'de devam etmiştir. Bağlamı ile birlikte ayeti okuyalım;

Nisa 22-24 "... size şu kadınlarla EVLİLİK HARAM kılındı;.... Sağ ellerinizin/yeminlerinizin sahip oldukları müstesna, Muhsena kadınlar da size (EVLİLİK İÇİN) haram kılındı..."


Ayeti BAĞLAMINDAN kopararak "sağ ellerinizin/yeminlerinizin sahip oldukları" denilenler ile nikahsız ilişkiye müsade olduğunu iddia ediyorlar, bunun ayetin anlamını bozmaktan başka bir anlamı yoktur 🙂 

Muhsena, "korunmuş" manasındadır. "Evli" bazen de "iffetli" manasındadır. (müfredat: حصن) 
Evli kadınlarla evlilik yasaktır, ancak mülteci müslüman kadınlar, kocası kafir, kendisi müslüman olarak müslüman bir ülkeye hicret ettiği zaman, onlarla evlilik serbest bırakılıyor.

Biliyoruz ki, Evlilik (nikah =نكاح) iki tarafın da rızasıyla olur. Zorlama ile yapılamaz. (bkz: Nur 33 ve Buhari ikrâh 3) hicret eden kadının da rızası varsa, bunda eleştirecek bir taraf yoktur. 

Müminun 5-6 mearic 29-30. Ayetleri de nikahsız ilişkiye delil alınan hatta "dört eş +sınırsız cariye" diye çarpıtma yapılan ayetlerdir.
İlgili ayetlerde şu ifade geçer;

"onlar ki, edep yerlerini korurlar. Ancak eşleri ve sağ ellerinizin sahip oldukları müstesna..."

Önemli bir nokta: 1. Ayetten itibaren, kadına da, erkeğe de hitap etmektedir. Yani, bu Ayette helal olan kişiler sadece erkeklere mahsus değil, kadına da serbesttir. Bir kadın eşi veya ‘sağ elinin/yeminin sahip olduğu’ denilen kişi ile birlikte olması serbesttir. 

Geleneğin verdiği mealde yapılan hata "veyahut ifadesini "ve" olarak çevirmeleri VE diğer ayetleri dikkate almamalarıdır.

Arapçada "ve" bağlacı, "ve =و" olarak geçer.
 "veya /yahut" ise "ev =او" olarak geçer.
Müminun 6 ve mearic 30 ayetlerinde "veya" bağlacı vardır.
Okunuşu; " İlla ala ezvacihim EV (او) ma meleket eymanuhum,"

Nisa 25. yetteki "inançlı ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimseler, Sağ ellerinizin sahip oldukları ile evlensinler..."

Bu ayet gereğince, birisi ancak "inançlı ve hür kadınlarla evlenmeye gücü" yetmiyor ise, ‘yeminlerin sahip oldukları’ denilen kadınlarla evlilik yapabiliyor. Aksi takdirde yapamıyor. Evlilik olsun, birliktelik olsun, iki tarafın da onayı ile olduğu sürece, eleştiriye kapalıdır. Sonuçta ayet erkeğe mahsus değil ve ateistlerin iddiası ile hiçbir ilgisi yoktur. 

Nur 33. yette yapılan bir çeviri hatası vardır, bu sebeple doğru bir şekilde kelime anlamı ile açıklayarak yazacağız;
Ayetin ilgili kısmı “...kızları¹ taşkınlığa² zorlamayın. Sırf dünya hayatının menfaatini arıyorsunuz diye…”

¹:Ayetteki “feteyat” kelimesi, “cariyeler” diye meal ediliyor . Ancak, kelime manası cariye değildir. Bu kadınlar daha çok genç kızları ifade etmek için kullanılır. Bu kişiler, Öz kızlar (benat=بنات) değildir, önceki kısımlarda anlattığım gibi, mülteci kadınları kapsıyor. Bu kadınlar hicret edip, yanına sığındığı ailenin bir bireyi sayılıyor. 

²: ayetteki “biga” kelimesi köken olarak, “haddi aşmak” manasındadır (müfredat : بغي) bu sebeple Ayette “haddi aşmaya, yanlışa, isyana” mânâsına geliyor. “bu ayeti kimse anlamadı tek sen mi anladın?” diyecekler için, birkaç yeri örnek vermek istiyorum;

Buhari ve Ragıp isfehani, bu ayeti referans alıp, zorla evliliğin yasak olduğunu ve kadınları herhangi bir şeye zorlamanın yasak olduğunu söylüyor. Eh, Araplar bile böyle anlıyorsa, aksini iddia edemeyiz. (müfredat : كره maddesi, Nur 33. Ayet) 

Sonuç olarak ilgili ayetin ve ayetlerin, iddia edildiği gibi “kadının cariye olmasına onay vermek” ile alakası yoktur. Ateistlerin yine içi boş bir iddiasına bakınca, samimiyetten uzak olduklarını görüyoruz. 


#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden 
Hubeyb Öndeş 


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

98. Nisa 23 ensesti yasaklıyor, Ahzab 50 sadece peygambere izin veriyor.

Ensest, bir kişinin annesi, babası, kardeşi, büyük annesi, büyük babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan cinsel ilişkisidir”  Nisa 23. Ayet: ensesti yasaklar, ahzab 50. Ayet ensest'e izin vermez, ahzab 50. yette peygambere kuzenleri ile evliliği serbest yapar. Kuzenler, ensest veya Nisa 23. yette sayılan kişiler arasına girmez. Zaten ahzab 50. yette sayılan kişiler, Nisa 23. yette yasak edilmediği için, müminlere de helâldir.  Sonuç: yine boş bir iddia.

"1. Köleliği yasaklamıyor. (Bakara: 177-221)" iddiasına cevap

İlk olarak şunu söyleyebilirim; Kölelikten ne anlıyoruz? Boynuna zincir bağlayıp, Dövülüp eziyet edilen , işkence edilen , insanlara kul edilen , her türlü ihtiyaç için kullanılan , insan yerine konulmayan, hiçbir hakkı olmayıp insandan aşağı görülen bir kurumun kuranda serbest olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde bir kölelik İslamda yoktur, hiçbir zaman için var olmadı, bunun adı zaten "kulluk (abd عبد)"'tur. Kuran bunu yapanın firavun olduğunu söyler, Kuranda onlarca Ayette bütün elçilerin "sadece Allaha KUL (abd عبد) olun" dediği söylenir.. Kuranın "köle" dediği ailenin bir bireyi, kendisine iyilik edilen, zekat verilen, evlilik yapılan, evlendirilen, zulüm etmenin yasak olduğu, isyana zorlamanın yasak olduğu, maddi destek sağlanılan bir hizmetçilik... Kısacası; kuran köleliğin içeriğini değiştirmiş, zulmünü ortadan kaldırmış, sadece adını bırakmıştır 🙂 1.) ➡ Genellikle Ateistler, içinde "köle" geçen ayetleri cımbız yaparak "