Ana içeriğe atla

4. Ayetlerde konuşanın kim olduğu belli değil. 3 ayrı özne var; Ben (Muhammed), O (Allah), Biz. (Hud: 2)

Bu iddiayı ortaya atanların, edebiyat bilgisinin sıfır olduğu bellidir. 

Arapçada, bazen muhatap (sen) zamiri, konuşan (ben) zamiri yerine geçebilir. Bazen konuşan (ben) kendisini yüceltmek maksadıyla üçüncü şahıs (o) diye anlatabilir (kadı beydavi) kuranda bunun örneği çok görülür. En basitinden, bakara 83-84 ayetlerinde İsrailoğulları üçüncü şahıs (o) diye anlatılırken birden muhatap (sen/siz) olarak anlatılıyor. Bu bir hata değil, dilin yapısıdır.
Mesela Mufredatta geçen bir Arapça şiirden örnek verelim;


من يساجلني يساجل ماجدا
"kim benimle[¹] yarışırsa, şerefli biriyle[²] yarışma yapmış olacak" (kaynak: lisanul Arab (سجل) maddesi)

Burada gördüğünüz gibi, şair ilk kısımda[¹] "ben" diyerek birinci şahıs olarak kendisinden bahsederken, ikinci kısımda[²] "o" diyerek kendisinden üçüncü şahıs olarak bahsetmiş. Yani kendisini üçüncü şahıs olarak anlatıyor.

Ancak ne hikmetse, hiçbir Arap buna hata demiyor. Çünkü gerçekten hata değil, bir söz sanatı sadece. fakat bizim ateistler “hata” diyebiliyor. 

Günlük hayatta Türkçede bile buna benzer durumları görebiliriz. Örneğin türkçe şiirlerde üçüncü şahıs (o) birinin muhatap (sen) olarak anlatıldığı görülür. Mesela şair, orada olmayan birini “Ey falanca!” diyerek anlatır. 
Normal günlük konuşmada da benzeri durumlar olur. 
resmi bir mekanda muhatabımız tekil olduğu halde "siz" diyerek çoğul, tekil olarak kendimizden bahsederken "biz" deriz. Bu konuşmamıza da “hata” diyecek birinin ya cahil ya da art niyetli olması gerekir. 

Kur'an'da da, Allah kendini yüceltme maksadıyla bazen "ben" bazen de "biz" bazen de üçüncü şahıs bir anlatımla "o" diyerek kendisinden bahseder. 14 Asır önce yazılmış Arapça bir metni, bugünün Türkçe mantığıyla yorumlayıp hata olduğunu iddia etmek mantık hatasıdır. 

Her konuda bize "bin dört yüz yıldır kimse anlamadı, tek siz mi anladınız?" diyen Ateistlere şunu soruyoruz; bin dört yüz yıldır, bu kadar Arap edebiyatçısı, alimi, müfessirleri bu kitabı okumuş, kelimelerin anlamları üzerinde dahi tartışmalar çıkarmış, hiçbiri de 'dil hatası' olduğunu fark edememiş de bir tek siz Arapça bilmeden mi fark ettiniz? 


#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden 
Hubeyb Öndeş tarafından yazılmıştır  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

98. Nisa 23 ensesti yasaklıyor, Ahzab 50 sadece peygambere izin veriyor.

Ensest, bir kişinin annesi, babası, kardeşi, büyük annesi, büyük babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan cinsel ilişkisidir”  Nisa 23. Ayet: ensesti yasaklar, ahzab 50. Ayet ensest'e izin vermez, ahzab 50. yette peygambere kuzenleri ile evliliği serbest yapar. Kuzenler, ensest veya Nisa 23. yette sayılan kişiler arasına girmez. Zaten ahzab 50. yette sayılan kişiler, Nisa 23. yette yasak edilmediği için, müminlere de helâldir.  Sonuç: yine boş bir iddia.

"1. Köleliği yasaklamıyor. (Bakara: 177-221)" iddiasına cevap

İlk olarak şunu söyleyebilirim; Kölelikten ne anlıyoruz? Boynuna zincir bağlayıp, Dövülüp eziyet edilen , işkence edilen , insanlara kul edilen , her türlü ihtiyaç için kullanılan , insan yerine konulmayan, hiçbir hakkı olmayıp insandan aşağı görülen bir kurumun kuranda serbest olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde bir kölelik İslamda yoktur, hiçbir zaman için var olmadı, bunun adı zaten "kulluk (abd عبد)"'tur. Kuran bunu yapanın firavun olduğunu söyler, Kuranda onlarca Ayette bütün elçilerin "sadece Allaha KUL (abd عبد) olun" dediği söylenir.. Kuranın "köle" dediği ailenin bir bireyi, kendisine iyilik edilen, zekat verilen, evlilik yapılan, evlendirilen, zulüm etmenin yasak olduğu, isyana zorlamanın yasak olduğu, maddi destek sağlanılan bir hizmetçilik... Kısacası; kuran köleliğin içeriğini değiştirmiş, zulmünü ortadan kaldırmış, sadece adını bırakmıştır 🙂 1.) ➡ Genellikle Ateistler, içinde "köle" geçen ayetleri cımbız yaparak "