Ana içeriğe atla

34. Gayrimüslimlerin cennete girebileceği de söylenirken, başka ayette tam zıttı söyleniyor. (Bakara: 62), (Maide: 69),

Bakara 62 ve Maide 69: Yahudi, Hristiyan ve sâbiî kimselerden Allah'a ve ahiret gününe iman edip Sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar olduğunu söyler, Allah, şirk koşan  ve gerçeği örten Yahudi ve Hristiyanların “kafir” olduğunu söyler. 

Bakara 116- ve "Allah çocuk edindi" dediler. O yücedir [bundan münezzehtir]¹. Hayır! Göklerde ve yerde [tüm evrende] ne varsa, hepsi onundur [Allah'ındır]. [Onların²] her biri ona [Allah'a] gönülden bağlı olarak itaat eder.

Bunun yanı sıra, Yahudi ve Hristiyanların gerçeği, örtmeleri sebebiyle kafir olduğunu ve içlerinde gerçeği kabul eden ve doğru yolda bulunan kimseler olduğunu söyler;

Bakara 

75 - onlardan [yahudilerden] bir grup vardı. Allah'ın kelamını duyuyordu, sonra onu anladıktan sonra bilerek onu tahrif ediyorlardı. [Durum bu haldeyken] size inanırlar diye mi umut ediyorsunuz? (umut etmeyin!)

76- onlar [yahudiler] inanan kimselerle karşılaştıkları zaman "inandık" dediler. Birbirleriyle karşılaşınca, "Efendinizin katında size karşı delil olması için mi Allah'ın size açtıklarını [hüküm ettiklerini], onlara söylüyorsunuz? Hiç düşünmez misiniz?" dediler.

77- gizliyor olduklarını ve açıklıyor olduklarını, Allah'ın biliyor olduğunu bilmiyorlar mı?

111- "cennete kimse girmeyecek, ancak kim Yahudi veya nasrani (Hristiyan) ise [o, cennete girecektir.]" dediler. İşte bu [söyledikleri] kendilerinin kuruntusudur. "Eğer sadık/doğru kimseler iseniz, en sağlam olan kanıtınızı [burhan] getirin!" de.

112- (durum gerçekten onların anlattığı gibi mi?) Hayır! Kim iyilik eden olarak yüzünü [kendini]¹ Allah'a teslim ederse, artık onun ödülü Efendisinin katındadır. Onlara bir korku yoktur onlar üzülmezler.

121- o kimseler kendilerine verdiğimiz Kitabı, gerçek okunmasıyla okuyorlar[Takip ediyorlar]¹ işte, ona [o kitaba] iman edenler/inananlar onlardır. Kim onu görmezlikten gelirse/gerçeğini örterse, işte, zararlı çıkanlar onlardır.

Sonuç olarak, kur'an sadece yanlışı tercih eden, gerçeği örten ve “Allah çocuk edindi” diyen kişilerin cehennemlik olduğunu söyler. İnançlı ve doğru yolda olan Yahudi ve Hristiyanların kafir olduğunu söylemez. 

Alimran 113-114-115- [kitap ailesinin] hepsi eşit değildir. Kitap ailesinden, Gece saatlerinde, secde ediyorlarken, Allah'ın ayetlerini okuyan, Allah'a ve ahiret gününe inanan, maruf'u [bilinen iyiliği] emir eden, münkeri [kötülüğü] engelleyen, dik duran bir toplum vardır. işte onlar, Sâlih/düzeltici işler yapan kimselerden'dir. Allah, sakınanları bilirken, Hayırdan Ne yaptılar ise, o asla görmezden gelinmez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İddia 84. Muhammed'in "sapık" olmadığını savunan ayet var. (Araf: 61)

Araf 61.Ayet: قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ ب۪ي ضَلَالَةٌ وَلٰكِنّ۪ي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ [“Ey kavmim, ben yanlış bir yolda değilim, fakat alemlerin Efendisinden (gelen) bir elçiyim]  Ayetteki “delaletun=ضلالة” kelimesi “sapıklık” diye meal edilmiş, ancak sapıklık, dilimizde “ahlaksızlık” manasında yaygındır. Ancak âyette bu manada değildir.  Bu kelime, kuranda genellikle hidayetin/doğru yolun karşıtı olarak kullanılmaktadır.  Yani âyette “Muhammed sapık değil” yazmıyor “Muhammed yoldan çıkmış değil” yazıyor

27. Peygamberin evinden misafir kovma ayeti var. (Ahzab: 53)

Bazıları sadece yazılana, zeki insanlar ise, verilen mesaja bakarlar. İlgili Ayette peygamber ve müminler üzerinden misafirlik adabı anlatılır. yette “vakit gözetmeksizin evlere gelmeyin, peygamber (ev sahibi) bunu söylemekten çekinir, eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin,” tarzı ifadeleri, misafir ve ev sahibinin davranışlarının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Sadece bu Ayette değil, diğer ayetlerde de farklı olaylar (İbrahim ve Lut'un evine gelen misafirler gibi) üzerinden edep dersi verilir..  #bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden  Hubeyb Öndeş 

8. yıldızlar şeytanın atış tanesi olduğunu söylüyor (mülk 5)

İlgili Ayet şöyledir “en yakın semayı, lambalar ile donattık, şeytanlar için rucum yaptık” İlk olarak kelimeler hakkında birkaç bilgi vermekte fayda var; ➡ Sema (سماء) kelimesi her ne kadar tekil olsa da, çoğul yerine de kullanılabilir (müfredat: سما) kuranda sema kelimesi tekil olduğu halde, çoğul zamiri aldığı ayet mevcuttur. Bundan dolayı âyet “en yakın gökleri(semaları)” mânâsında olabilir. ➡ Ayette kullanılan “mesabih= مصابيح” kelimesi, “misbah= مصباح” aslen lambalar mânâsına gelir. Yani buradaki kasıt, yıldızlar ‘olmayabilir’ ➡ Rucum/recm bildiğimiz “taşlamak” mânâsına gelir, bu kelime aynı zamanda “uzaklaştırma /kovma” mânâsına gelir. Kuranda örneği mevcuttur, sözlükte de bu manayı görebiliriz (müfredat) Ayette dikkat edilecek olursa, en yakın göğün/göklerin lambalar ile süslenmiş olduğu ve şeytanlar için uzaklaştırma/taşlama görevi olduğu yazıyor. Bu lambalar , yıldızın kendisi değil, yıldızlardan kopan bir ateş parçasıdır. Aynı görüşü, asırlar önce yaşamış, fizikçi ...