Hiçbir Ayette “sadece Arap kavmine yazdık, başka kimseye hitap etmiyor” yazmaz. Aksine, kalem 52. yette “kesinlikle o [kur'an] âlemler için bir zikirdir” der.
Delil alınan ayetlere bakalım;
Fussilet 44 “onu yabancı bir Kuran (okunan) yapsaydık, mutlaka ‘onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? ‘derlerdi.”
Buradan Arap kavmine mahsus olduğu sonucu çıkmıyor, inkar eden kişilerin ne olursa olsun yine inkar edeceklerini ve bahane üretecek oldukları vurgulanıyor. Ayrıca “açıklanmalı değil miydi?” sözüne dikkat edelim. Kur'an, bize kendi dilimizde açıklanıyor.
Yusuf 2 “okuyup anlayasınız diye Arapça bir kur'an olarak indirdik” buradan da kur'an'ın Araplara mahsus olduğu sonucu çıkmaz.
Varsayalım ki; böyle bir ayet yok, bir müslüman “kur'an'da ‘Arapça indirdik’ şeklinde bir ayet yok, demek ki evrensel” dese ne kadar mantıklı olur? Elbetteki mantıksız olurdu. Aynı şekilde “kur'an'da ‘Arapça indirdik’ yazıyor, o halde sadece Araplara hitap ediyor” demek de mantıksız olur. Çünkü kur'an'ın verdiği hükümler evrenseldir. İlk muhatabı Arap olduğu için doğal olarak “Arapça indirdik” demesi gerekir. Bugün yazılan pek çok bilimsel kaynak, İngilizce yazılıyor. Bu kaynakların İngilizce oluşu, onların İngilizce bilmeyen kişilere hitap etmediğini göstermez, çünkü verilen bilgiler evrenseldir.
Şuara 198-199 “Eğer onu yabancılardan birine indirmiş olsaydık, o da onlara okumuş olsaydı, inanacak değillerdi “
Şuara 195. âyette, Kur’an’ın tam olarak anlaşılabilmesi için “açık bir Arapça” ile indirilmiş olduğu ifade edilmişti. Ancak Hz. Peygamber Arap, getirdiği mesaj da Arapça olunca müşrikler bunu kendisinin uydurduğunu iddia ettiler (bk. Hûd 11/13). Oysa Allah mesajını Arap olmayan birine Arapça olarak indirse ve onun okumasını sağlasaydı –uydurdu diyemezlerdi ama– yine de iman etmezlerdi (Şevkânî, IV,114) veya Kur’an’ı bir yabancının diliyle vahyetmiş olsaydı inkârcılar bu sefer de mesajı anlayamadıklarını ileri sürerek yine inanmayacaklardı (krş. Fussılet 41/44)..
Yani ayetin kastettiği olay bu, Arap kavmine mahsus oluşu ile alakası yok.
#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden
Delil alınan ayetlere bakalım;
Fussilet 44 “onu yabancı bir Kuran (okunan) yapsaydık, mutlaka ‘onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? ‘derlerdi.”
Buradan Arap kavmine mahsus olduğu sonucu çıkmıyor, inkar eden kişilerin ne olursa olsun yine inkar edeceklerini ve bahane üretecek oldukları vurgulanıyor. Ayrıca “açıklanmalı değil miydi?” sözüne dikkat edelim. Kur'an, bize kendi dilimizde açıklanıyor.
Yusuf 2 “okuyup anlayasınız diye Arapça bir kur'an olarak indirdik” buradan da kur'an'ın Araplara mahsus olduğu sonucu çıkmaz.
Varsayalım ki; böyle bir ayet yok, bir müslüman “kur'an'da ‘Arapça indirdik’ şeklinde bir ayet yok, demek ki evrensel” dese ne kadar mantıklı olur? Elbetteki mantıksız olurdu. Aynı şekilde “kur'an'da ‘Arapça indirdik’ yazıyor, o halde sadece Araplara hitap ediyor” demek de mantıksız olur. Çünkü kur'an'ın verdiği hükümler evrenseldir. İlk muhatabı Arap olduğu için doğal olarak “Arapça indirdik” demesi gerekir. Bugün yazılan pek çok bilimsel kaynak, İngilizce yazılıyor. Bu kaynakların İngilizce oluşu, onların İngilizce bilmeyen kişilere hitap etmediğini göstermez, çünkü verilen bilgiler evrenseldir.
Şuara 198-199 “Eğer onu yabancılardan birine indirmiş olsaydık, o da onlara okumuş olsaydı, inanacak değillerdi “
Şuara 195. âyette, Kur’an’ın tam olarak anlaşılabilmesi için “açık bir Arapça” ile indirilmiş olduğu ifade edilmişti. Ancak Hz. Peygamber Arap, getirdiği mesaj da Arapça olunca müşrikler bunu kendisinin uydurduğunu iddia ettiler (bk. Hûd 11/13). Oysa Allah mesajını Arap olmayan birine Arapça olarak indirse ve onun okumasını sağlasaydı –uydurdu diyemezlerdi ama– yine de iman etmezlerdi (Şevkânî, IV,114) veya Kur’an’ı bir yabancının diliyle vahyetmiş olsaydı inkârcılar bu sefer de mesajı anlayamadıklarını ileri sürerek yine inanmayacaklardı (krş. Fussılet 41/44)..
Yani ayetin kastettiği olay bu, Arap kavmine mahsus oluşu ile alakası yok.
#bir_sorgulayan_muslumanin_gozunden
Yorumlar
Yorum Gönder